Hapiste LGBTİ+ Olmak

Birgün herkesin yolu hapishaneye düşebilir… peki hapishanede hayat nasıl? LGBTİ+ bireyler hapishanede neler yaşar? Yolu hapishaneden geçen LGBT bireylerin hakları, sıkıntıları, talepleri nedir, biliyor muyuz? LGBTİ+’lar için hapishanelerdeki düzenlemeler nasıl olmalı?

Mağduriyetleri ifade etmek ve ayni nakdi dayanışmanın ötesine geçsek, taleplerimizi belirlesek… Mesela LGBTİ+’ların üst araması nasıl yapılmalı? Hapishane personelinin bu konudaki fikirleri ve bilgileri, hapishaneye girdiğinde gündelik hayatının her anında sana nasıl davranıldığını belirleyecek. Erkeklerin olduğu hapishanelerde, geyler ayrı koğuşa yerleştiriliyor. Eğer girdiğin hapishanedeki tek gey tutuklu veya hükümlü sensen, yalnız kalacaksın… Trans kadınsın, “dışarıdayken” ağda alıp yapabilirsin, ama “içeride” hapishane kantininde ağda var mı? Başka mahpusların ihtiyaçları hapishane kantinlerinde bulunduruluyor, senin özel ihtiyaçlarının neden yeri olmasın?

İçeri girdiğimiz zaman ayrımcılığa uğramamak için orada yaşanan sıkıntıları bilip, olması gerekenleri biz ortaya koyalım, devletten, Adalet Bakanlığı’ndan talep edelim. 

Bu blogun amacı, bundan sonra bu konuda birlikte neler yapabileceğimizi, nasıl yapabileceğimizi konuşmak. Lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks ve ”+” şemsiyesindeki bütün insanların hapishanede karşılaştıkları sorunları ve taleplerini duyurmak. LGBTİ+ bireyler, yakınları ve ayrımcılığa karşı olan herkes için, hapishanedeki LGBTİ+’ların durumu hakkında bir iletişim kanalı oluşturmak. 

İletişim için, burada yayınlanmasını istediğiniz bilgiler için hapistelgbti@cisst.org.tr adresine yazabilirsiniz. Ayrıca CİSST, PembeHayat ve KaosGL dernekleri üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

Featured post

Marmara Bölgesi Hapishaneleri 2022 Yılı Hak İhlalleri Raporu

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan Marmara Bölgesi Hapishaneleri 2022 Yılı Hak İhlalleri Raporu’nda yer alan LGBTİ+ mahpuslara ilişkin bilgileri aktarıyoruz:

“…Adalet Bakanlığı’nın 02.01.2023 tarihli açıklamasına göre ise; toplam 286.797 kapasiteli bu hapishanelerde 341.497 mahpus tutulmakta ve 54.700 mahpus ile %19.07 kapasite fazlası bulunmaktadır. 118.738’i açık, 222.759’u kapalı bu hapishanelerde tutulmakta olan mahpusların; … 200’ü LGBTİ … mahpustan oluşmakta…”

“…Raporumuza temel teşkil eden başvurular; hak ihlallerinin yaşandığı hapishanelerde tutuklu veya
hükümlü bulunan mahpuslarca mektup, faks yoluyla veya mahpus aileleri tarafından telefon, mail veya
derneğe gelmek suretiyle yapılmıştır. Şubemize 2022 yılında 20’ si Marmara Bölgesi
hapishanelerinden olmak üzere 52 farklı hapishaneden toplam 395 başvuru yapılmıştır. … Başvurucuların 2’si LGBTİ… mahpuslardır.”


“…118.738’i açık, 222.759’ u kapalı hapishanelerde tutulmakta olan mahpusların; 200’ü LGBTİ, 13.737’si
kadın, 12.045’i yabancı, 581‘i engelli, 5.765‘i 65 yaş üstü, 2511’i 18 yaş altı/çocuk mahpustan oluşuyor.
Hapiste tutulan özellikle çocuk, LGBTİ, kadın, yabancı, yaşlı, engelli ve politik mahpuslar bakımından
ayrımcı yaklaşım ve uygulamalar devam etmektedir:…”

“ L. L. -03.02.2022 – S. C. G., M. N., M. B., J. B., H. R. – Bakırköy Kadın Cezaevi:

“…Ayrıca, kişiler ve gruplar üzerinde korkutma ve sindirme yöntemleri uygulanıyor. Eğer bir şahıs sayıma geç kalırsa, koğuştaki herkes toplu olarak cezalandırılıyor. Memurların bazıları, mahkûmlara hakaret, küfür, aşağılama, tehdit gibi yöntemler uyguluyorlar. Normal isteklere sert tepki ve dışlama ile karşılık veriyorlar. LGBTİ bireylere ayrımcılık uygulanıyor, onların cezaevinde çalışmalarının önü kapatılıyor. …”

Detaylı rapora ve bilançoya buradan erişebilirsiniz: Marmara Bölgesi Hapishaneleri 2022 Yılı Hak İhlalleri Raporu

Kaynak: https://www.ihd.org.tr/marmara-bolgesi-hapishaneleri-2022-yili-hak-ihlalleri-raporu/

“Bakanlık trans mahpus Buse’nin kadın hapishanesi talebine kayıtsız”

Evrim Kepenek’in 07.03.2023 tarihinde Bianet için hazırladığı haberi sizinle paylaşıyoruz:

“Trans mahpus Buse Aydın’ın avukatı Jiyan Kaya, “Buse’nin Bakırköy veya Gebze cezaevlerine nakledilmesi konusunda dilekçe verdik. Ancak 3 aydır dilekçemize yanıt alamadık. Kadın bir mahpusun erkek cezaevinde kalması hukuka da aykırı” diyor.

“Şu anda Tekirdağ 2 No’lu cezaevindeyim. Cinsiyet uyum sürecimi tamamladım. Kadın kimliğimi de aldım. Ne yazık ki erkeklerle aynı cezaevinde tutuluyorum.

“Kadın kimliğime kavuşabilmek için bedenimdeki hapishaneden kurtulmam gerek demiştim. Bedenimdeki hapishaneden kurtuldum, şimdi erkek hapishanesinden kurtulup kadın hapishanesine nakledilmek istiyorum…”

Trans mahpus Buse Aydın, yıllardır en temel haklarından biri olduğu halde mücadele verdiği cinsiyet uyum sürecini nihayet tamamladı.

Henüz 20’lerindeyken 1997’de müebbet hapis cezası alan Buse’nin mücadelesi bundan yıllar önce başlamıştı.

İlk olarak Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurmuştu ve mahkemeden cinsiyet uyum sürecinin başlaması için izni almıştı.

Gerekli izinleri aldıktan sonra ve ekonomik koşulları sağladıktan sonra cinsiyet uyum sürecini tamamlayan Buse, kadınların kullandığı nüfus cüzdanını da nihayet aldı.

“Hukuku da aykırı”

Şimdilerde Buse’nin tek bir talebi var kadın cezaevine nakledilmek. Buse’nin avukatı Jiyan Kaya, bu konuda gerekli adımları attı, Buse’nin Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ve Gebze Kadın Cezaevi’ne nakledilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. 

Avukat Kaya, bianet’e şu bilgileri verdi: 

“Buse’nin kimliği değişti. Kimliğinde kadın yazıyor. Bu sorun bitti. Şimdiki sorun kadın bir mahpusun erkek cezaevinde tutuluyor olması. Aslında bu kimlik çıkar çıkmaz cezaevi yönetimi bu naklı yapmalıydı fakat, yapmadılar. Biz de onlara birk arar ulaşması beklemeden başvuru yaptık.

“Hem Adalet Bakanlığı’na hem de Buse’nin şimdi kalmak zorunda bırakıldığı Tekirdağ 2 No’lu Cezaevi’ne gönderdik. Karar bir hafta içinde ellerine ulaştı.

“Ben de cezaevi yönetimi ile görüştüm. Cezaevi ‘biz aldık sizin başvurunuzu, Bakanlığa da ilettik. Bakanlık’tan hangi cezaevinin uygun olduğunun yani hangi cezaevine göndermemiz gerek diye bilgi bekliyoruz’ dedi.

“Bakanlık, yaklaşık 3 aydır bizim başvurularımıza yanıt vermiyor. Üç aydır Buse’nin hangi cezaevine gitmesi gerektiği konusunda bilgi vermedi. Biz Buse’nin Gebze veya Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilmesini talep ettik.

“Çünkü onun için süreç yeni başladı. Bir aşamayı geçti ancak bundan sonra da kullanması gereken ilaçlar da var. Uzak bir cezaevine gönderilirse onu Pendik Hastanesinde kontrolüne getirmeleri çok zor olacak. Biz özellikle İstanbul’a yakın cezaevleri istedik ki, cinsiyet uyum süreci de sağlıkla devam edebilsin.

“Ayrıca, ailesi de cezaevlerinde onu ziyaret edebilir. Ayrıca, kadın bir mahpusun erkek cezaevinde kalması hukuka uygun değil. Burada olursa, ailesi de onu ziyaret edebilir. Tekirdağ’da olduğu sürece yalnız kalıyor çünkü ailenin ekonomik durumu da buna uygun değil. Ama İstanbul’da olursa, ailesi onu ziyaret edebilir.

“Benim hayatım tutuklandığımda durdu”

Avukat Jiyan Kaya, Buse’nin 20’lerinde tutuklandığını, şimdilerde 49 yaşında olduğunu belirterek, “Bana, ‘benim hayatım tutuklandığımda durdu’ diyor. Onun kadın hapishanesine nakli için de mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. “

 Kaynak: Bianet – https://bianet.org/bianet/diger/275283-bakanlik-trans-mahpus-buse-nin-kadin-hapishanesine-talebine-kayitsiz

” Trans mahkûma, gardiyanın tecavüz ettiği iddiası: ‘Baskı sonucunda ifadesi değiştirildi’ “

Filiz Gazi’nin 31 Ocak 2023 tarihinde Gerçek Gündem için hazırladığı haberi sizlerle paylaşıyoruz :

“Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan trans mahkûm B.Y., bir gardiyanın kendisine tecavüz ettiği iddiasında bulundu. Mahkûmun ertesi gün baskı sonucunda ifadesini değiştirdiği öne sürüldü. 

Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan B. Y. adlı hükümlü, bir gardiyanın kendisine tecavüz ettiği iddiasında bulundu.

Trans mahkûm B.Y., 28 Aralık 2022’de görevli memurlara verdiği ihbar dilekçesinde, bir gardiyanın kendisine tecavüz ettiği iddiasında bulundu. B.Y. adlı mahkûm bir gün sonra ise dilekçesine ilişkin “gerçekleri yansıtmamaktadır” diyerek şikayetçi olmadığını beyan etti.

SUÇ İSNAT EDİLEN MEMUR TAYİN EDİLDİ

Gerçek Gündem’in ulaştığı, isminin haberde yer almasını istemeyen kaynağımız, mahkum B.Y.’nin ilk verdiği dilekçenin yönetim tarafından işleme sokulmadan imha edildiğini öne sürdü.

Şikâyette bulunan mahkûma bir başka infaz koruma memurunun baskı yaptığı, yeni bir ifadeye zorladığı da iddialar arasında yer alıyor.  

“O KONULAR BENİ AŞAR”

Söz konusu iddiaya göre, suç isnat edilen memur A.G. Antalya S Tipi Cezaevi’ne tayin edildi. 

Ortaya atılan suçta ilgili kurum olan Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu aradık. İlk konuştuğumuz kişi, “Ben vardiya sorumlusuyum. O konular beni aşar. İdareyle görüşmeniz lazım.” diyerek telefonumuzu idareye yönlendirdi.

“BİLGİ İÇİN BAŞSAVCILIĞA TALEPTE BULUNUN”

İdare, bir süre telefonumuzu beklemeye aldı. Birkaç dakika sonra ismim ve çalıştığım mecra soruldu. Bir süre daha bekletildik. En nihayetinde telefona çıkan kişi “Bilgi için Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na talepte bulunun” dedi. Bunun üzerine bir gardiyanın trans bir mahkûma tecavüz edip etmediği iddiasına ilişkin sorumuzun basit olduğunu yineledik. Telefondaki kişi, “Kanunen, şu anda telefonda böyle bir bilgi verme yetkimiz yok. Ondan dolayı” dedi.

BİR GÜN SONRA DEĞİŞEN İFADE 

Mahkûm B.Y. bir gün sonra değiştirdiği ifadesinde, iddiasının gerçek olmadığını, “koğuş değiştirmek” için bu iddiayı öne sürdüğünü şu sözlerle anlattı:

“Yaklaşık 7 aydır … odada kalıyordum. Dün verdiğim dilekçeden sonra ünitem … olarak değiştirildi. Dün verdiğim dilekçede havalandırma bahçesine çıktığım sırada görevli memur A.G.’ın bana cinsel tacizde bulunduğu yönünde beyan vermiştim. Ancak bu beyanım gerçekleri yansıtmamaktadır. O dilekçeyi koğuşumu değiştirmek amacıyla, idarenin dikkatini çekmek için yazdım. Daha önceki değişiklik taleplerim dikkate alınmamıştı. Ben de böyle bir yola başvurdum. Söz konusu memurla sadece sözlü olarak sohbet ve muhabbet ettik. Kendisinin bana fiziksel teması bulunmamaktadır. Herhangi bir şekilde cinsel dürtülerle bana yaklaşmadı. Hiç kimseden şikayetçi değilim.”

Kaynak: Gerçek Gündem”

“Cezaevinde trans bireye ”hücre” uygulaması”

Haber Kıbrıs Sitesinde yayınlanan Kamalı Haber imzalı 13 Aralık Tarihindeki haberi sizlerle paylaşıyoruz :

“Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinden yine ders niteliğinde bir karar. Ülkemize tasarufundaki şahsi kullanımlık uyuşturuc madde ile giriş yaparken tespit edilen ve yargı süreci başlatılan Trans birey sanık M. T. aleyhindeki karar dün açıklandı. Ancak kararın konusu olan uyuşturucu meselesİnden çok ortaya atılan iddia Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesini de harekete geçirdi. Sanığın cezaevinde Trans birey olmasından ötürü güvenliğinin sağlanamayacağı gerekçesiyle bu bekleme süresini hücrede geçirdiği avukatı Yağmur İzcan tarafından ortaya atılması mahkeme heyeti tarafından konunun araştırılması ve gereğinin yapılması hususunda emir de verildi.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkan Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Vedia Barkın ve Yargıç Murat Soytaç’ın oy birliği ile vermiş olduğu kararı Başkan Fadıl Aksun açıkladı. Kararda Fadıl Aksun sanık avukatının yapmış olduğu insan haklarına aykırı muamele üzerine şu şekilde değerlendirme yaptı.

Aksun : “Sanık avukatı sanığın trans bir birey olduğunu ancak kimlik belgesinde hala “erkek” olarak göründüğünden cezaevinin erkek bölümünde tutulduğunu; bu hususun anlaşılabilir olduğunu ancak sanığın merkezi cezaevi tarafından şahsi güvenliğinin sağlanamayacağı gerekçesi ile koğuş yerine hücrede tutulduğunu ifade etmiş; bunun da sanığın görüş ve telefon hakları gibi bir çok konuda mağdur olmasına yol açtığını ifade etmiştir. Öncelikle bu hususun bir iddia olduğu ve cezaevinden bu yönde bir görüş almadığımıza değinmek isteriz.

Nitekim, sanık avukatının da sanığın mahkememiz huzurunda bulunduğu celse böyle bir yakınmada bulunmadığından bu hususun cezaevinden soruşturulması mümkün olmadığı gibi mahkememizin konuya müdahil olma imkanı da olmamıştır. Ancak Sanığın davası hakkında bugün nihai kararı vereceğimizden sanık avukatının yakınmalarını tekrar ele alma olasılığımız kalmayacaktır; dolayısı ile bu hususlara değinmemizin yerinde olacağını düşünmekteyiz” dedi.

Başkan Fadıl Aksun “ Sanık avukatı sanığın cinsel eğiliminden veya trans bir birey olmasından ötürü koğuş yerine hücrede tutulduğunu ifade etmiştir; “Hürce Hapsi” değiştirilmiş şekli ile Cezaevleri Tüzüğünün 146. Maddesinde bir “disiplin cezası” olarak tanımlanmıştır. Durum böyle olmakla birlikte huzurumuzdaki sanığın cezaevinde disiplin suçu işlediğine dair bir olgu yoktur. Eğer sanık avukatının dile getirdiği şekilde sırf cinsel eğilimi veya trans birey oluşu dolayısı ile (kendi güvenliğinin sağlanabilmesi için) hücrede tutulduysa bu sanığın yok yere cezalandırılması anlamına gelir ki bu ağır bir hak ihlalidir. Bu durum (eğer var ise) gerek hukukumuzun parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirlenmiş temel haklara gerekse Anayasamızda düzenlenen eşitlik ve kişisel hak ve özgürlüklerin korunması kurallarına aykırıdır. Bu durum bir hukuk devletinde kabul görmeyecek bir uygulamadır ve mutlaka düzeltilmelidir. Dolayısıyla Merkezi Cezaevinin bağlı bulunduğu İçişleri Bakanlığının konu hakkında bilgilendirilmesi ve eğer yukarıdaki iddiaların doğruluğunun tespit edilmesi halinde gereğini yapması gerekecektir”dedi.

Başkan Fadıl Aksun değindiği bu özel hususun ardından sanığın işlemiş olduğu Uyuşturucu madde ithal ve tasarruf suçundan suçlu bulup mahkum ederken sanığın tasarrufunda bulunan az miktarda ve kendi kullanımı için olan miktar nedeni ile 75 gün hapis cezası ile cezalandırdıklarını açıkladı.

13/12/2022 16:32″

 Kadın ve LGBTİ+’lar Hapishanelerde Hak İhlalleriyle Karşı Karşıya

Ceren İskit’in 28 Kasım 2022 tarihinde Bağımsız İletişim Ağı için hazırladığı haberi sizlerle paylaşıyoruz :

“İHD’nin düzenlediği panelde konuşan hak savunucuları, kadın ve LGBTİ+’ların hapishaneler başta olmak üzere hayatın bir çok alanında hak ihlali ile karşılaştığını vurguladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında, “Dansöz” adlı tiyatro oyununu seyirciyle buluşturdu.

Aralık Sahne’de gösterilen oyunun ardından düzenlenen “Özgürleşmenin Estetiği: Sokakta ve Temsil Alanı Olarak Sanatta Kadın Mücadelesi” başlıklı panele İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, tiyatro oyununun oyuncusu Sezen Keser, Kaos GL editörü ve çizer Aslı Alpar konuşmacı olarak katıldı.

Panelin moderasyonunu ise İHD’den Sevinç Koçak üstlendi.

“Dansöz bir özsavunma hikayesi”

Panelde ilk sözü alan oyuncu Sezer Eser, oynadığı oyundaki Meryem’in hikayesinin şiddete uğramış bir kadının özsavunma hikayesi olduğunu belirtti. Oyunun mottosunun “özsavunama haktır” olduğunu vurgulayan Eser, “Meryem’in de bizim de korumak istediğimiz bir şey var o da hayatlarımız.” dedi. Oyuna hazırlık sürecini de anlatan oyuncu, “Oyuna şiddete maruz bırakılanın haysiyetine sahip çıkarak çalıştık” dedi.

“Mizah da bir özsavunma biçimi”

Panelde söz alan gazeteci-çizer Aslı Alpar da mizahın da bir özsavunma biçimi olduğunu vurguladı. Sanatta temsil olarak kadın mücadelesinden son zamanlarda daha fazla çalışma ortaya çıktığını, çok güzel işler yapıldığını vurgulana Sevinç Koçak’a yanıt olarak Aslı Alpar, “Karşılaştığımız bütün ayrımcılıklar, failin karşısında mağdur edildiği durumlar karşısında gerçekten mizah çok etkili. Kendin için bir başkasını etkilemekten ziyade güldüğün zaman normalleştirmen ama o normalleştirme karşısında mücadele edebilmen, onu alaşağı edebilmen için mizah çok etkili” dedi. 

“Mizahın cinsiyeti el değiştirdi”

Türkiye’de kadın mücadelesinin son 15 yıldır mizaha da yansıdığını ve cinsiyetçi bakış açısının değiştiğini de sözlerine ekleyen Alpar, “Erkeklerin ürettiği bir komik alanından, erkeklerin ürettiği bir güldürü alanından, kadınların artık sahnelerde, stand-uplarda, kendi sosyal medya sayfalarında ürettikleri bir şeye dönüştü.” dedi. 

Avukat Eren Keskin ise panelde kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik cinsel şiddetin hukukta tanınması için verilen mücadeleyi anlattı. Türkiye’nin coğrafya olarak bir “soykırım” coğrafyası olduğunu belirten Keskin, bu durumdan en çok etkilenenlerin kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar olduğunu söyledi.

“Çıplak arama yeni çıkmış gibi konuşuluyor”

90lı yıllarda özellikle gözaltındaki Kürtlere yönelik gözaltında cinsel şiddete karşı hukuki yardım verdiklerini örneklerle anlatan Keskin, “Çıplak arama yeni çıkmış gibi konuşuluyor, 99’da herkes çırçıplak sorgulanıyordu. Biz bunu aramızda konuşmaya başladık. İstisnasız herkes cinsel tacize uğradı, çünkü çırılçıplaktı” dedi.

Cinsel şiddetle mücadelenin başladığı yıllarda Türk Ceza Kanunu’nda henüz “kadın” ifadesinin yer almadığını söyleyen Keskin, “Biz başladığımız yıllarda TCK’da kadın yoktu. Sadece tecavüz suçu vardı ve tanımı yoktu. Kadınlar ve trans kadınlar çeşitli cisimlerle de cinsel saldırıya maruz kalıyordu. TCK’da bunun hiçbir karşılığı yoktu. Cinsel taciz diye bir suç tanımı yoktu. Sırf işkence olsun diye, bekaret kontrolü uygulanıyordu.” dedi.

“AİHM’in Musa Çitil’e verdiği karar”

Türkiye’de cinsel şiddetin belirlenmesinde hala sadece Adli Tıp Kurumu’un verdiği raporun dikkate alındığını belirten Keskin, Diyarbakır’da Sur’dan sorumlu komutan Musa Çitil’e yönelik verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararı hatırlattı.

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Sur’u yıkan Musa Çitil’in komutanı olduğu bölgede çok sayıda kadına cinsel işkence uygulandı. Bunlardan biri Şükran Aydın’dı. AİHM Türkiye’yi Şükran Aydın davasında mahkûm etti. Kararın gerekçesi ise bağımsız hekimden rapor alınmamasıydı. Biz bütün dosyalara bu kararı sunmamıza rağmen hala bağımsız hekimden rapor alınmıyor” dedi.

“Birçok kadın ve trans kadın cezaevlerinde çok zorlanıyor”

Cezaevinde ölümüyle ilgili “kovuşturmaya yer yok” kararı verilen Garibe Gezer’in işkence ve cinsel şiddet gördüğüne dair görüntüleri yayınladıklarını vurgulayan Eren Keskin, “Garibe yapılan her haksızlığa itiraz ediyordu. Cezaevinde kadın gardiyanlar tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını her aşamada dile getirdi. Bu devam ederken, Garibe yaşamını yitirdi. Görüntülerini ailesinin izniyle paylaştık. Süngerli oda denilen izolasyonun üstü bir sistem var ve sanki kendinden vazgeçmesi amaçlanıyor. Onun gibi birçok kadın ve trans kadın cezaevlerinde çok zorlanıyorlar” dedi.

25 Kasım’da İstanbul’da düzenlenen kadın eyleminde Taksim, Tünel ve çevresinde kadınlara uygulanan polis şiddetine değinen Keskin, “Kadınlardan, LGBTİ+’lardan korkuyorlar, bu bir kazanımdır” diye seslendi.

(Cİ/EMK)”

Proudly powered by WordPress | Theme: Baskerville 2 by Anders Noren.

Up ↑