Ankara Barosu’na “Cinsiyetçi Yaklaşımı Nedeniyle” Protesto

Gazetelere, televizyon kanallarına bakıldığında her gün cinsiyetçi yaklaşımların yeni bir örneği ile karşılaşmak mümkün. Kadınlara yönelik bu cinsiyetçi yaklaşımların söz konusu LGBT’ler olduğunda katlanarak kendisini gösterebildiği de yaşanan deneyimlerle kendisini ortaya koyan bir durum.

Aşağıda Ankara Kadın Platformu’nun Türkiye Barolar Birliği’ne hitaben kaleme aldığı bir “uyarı” yazısı var. Konu LGBT’ler değil genel olarak kadın hareketi olsa da insan hakları konusunda daha duyarlı olmalarının beklendiği barolar gibi bir örgütlülükte dahi cinsiyetçi yaklaşımların görülebileceğinin ifadesi olduğu için bu açıklamayı okuyucularımızla paylaşıyoruz:

Ankara Kadın Platformunun Türkiye Barolar Birliği’ne Verdiği “Uyarı” Yazısı:

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NE,

Konu : TBB’nin cinsiyetçi karar ve uygulamaları.

Bilindiği üzere Ankara Barosu’nun 2012 yılında gerçekleştirdiği Hukuk Kurultayında Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan’ın konuşması platformumuz tarafından protesto edilmiştir. Zira söz konusu kurultaya Av. Mustafa İlker Gürkan’ın konuşmacı olarak davet edilmiş olması, Fethiye Davası sürecindeki kadın düşmanı performansı sebebiyle, platformumuzda hayal kırıklığı ve öfke yaratmıştır. Bundan duyduğumuz rahatsızlığı Kurultay’dan bir gün önce Ankara Barosuna gönderdiğimiz faks ile bildirmiş olmamıza rağmen, ilgili şahsın konuşmasına müsaade edilmiş ve biz kadınlara bu durumu protesto etmekten başka bir yol kalmamıştır.
Söz konu protesto eylemini Ankara Kadın Platformu olarak ortak karar ve irademizle gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Eylem yapma nedenimizi, platformumuz üyesi olan Candan Dumrul arkadaşımız hepimiz adına dile getirmiştir. Sözleri hepimizin fikirleridir, eylemin yapılma gerekçesidir. Kaldı ki hiçbir hakaret, iftira veya asılsız isnat da içermemektedir.
Ancak Birliğinizin tanımı ile “insan hakları savunuculuğu, demokrat, özgürlükçü, entelektüel ve sevecen kişiliği ile Barolarınızın ve Meslektaşlarınızın saygınlığını kazanan Muğla Barosu Başkanı, Avukat Mustafa İlker Gürkan”bu kadar eleştirilmeye dahi katlanamamış, aynı kurultayda eylemimizin ardından“Kadın hareketi 21. Yüzyılın umududur, öyle düşünüyorum. Kadın hareketinin başarıya ulaşabilmesi için, çalışması ve bir tepkiler ortaya koyması gerekir. İş yapan yanlış da yapar, arkadaşlarım yanlış yapıyor olabilirler, belki doğru yapıyorlar bilmiyorum, ben yanlış yaptıkları inancındayım, ama yanlış yaptıkları için bir tepki gösteren topluluğa engel olmamak gerekir.”demesine rağmen arkadaşımızı Ankara Barosuna şikâyet etmiştir.
Şikâyetin nedeni arkadaşımızın avukat olmasıdır. Ankara Barosu bu haksız şikâyeti dikkate alarak Candan hakkında soruşturma açmış ve Disiplin Kurulu aylar süren duruşmalı incelemenin ardından, yapılan eylemin avukatlıkla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle ceza tayinine yer olmadığına karar vermiştir. M. İlker Gürkan bu isabetli karara, kadın hareketine açıkça hakaret içeren bir dilekçeyle itiraz etmiş ve bu itirazı arkadaşımıza bildirme ihtiyacı dahi duymayan Birliğiniz Disiplin Kurulu, tamamı erkeklerden oluşan yapısıyla arkadaşımıza uyarı cezası vermiştir.
Bu ceza sadece Candan’a değil, hepimize bir uyarı mahiyetindedir. Zira kararınızda ““Zaten çirkin bir olayın mağduru olan …. Kamuoyu yaratma çabaları ile psikolojik koruma tedbirleri de alınmaksızın basına malzeme olmuş ve şikayetçinin Baro Başkanı sıfatı da kullanılarak kamuoyu oluşturulmuştur.” Denilerek kadın hareketi suçlanmakta ve bizzat platformumuzun kamuoyu oluşturma çabası mahkûm edilmektedir.
Sadece erkeklerden oluşan ve toplumsal cinsiyet düzleminde meşruiyeti bile tartışmalı olan kurulunuzun, hangi hak ve hadle kadın hareketine mücadele dersi verdiğini merak ediyoruz? Kurulunuz bu kararı ile tecavüz davalarının toplumsal içerikli davalar olmadığını mı ileri sürmektedir? Kadınlar hangi davanın politik olup olmadığını sizden mi öğreneceklerdir? Birliğiniz arkadaşımıza verdiği cezanın, platformumuzun protesto eyleminde yapılmış bir konuşmadan kaynakladığının farkında mıdır? Gürkan’ı protesto etme hakkını kullanan bir kadına, avukat olmasını bahane ederek ceza vermek, bu hakkı sokaklarda kullanmaya çalışan “yurttaşlara” açılan davalar ve cezalarla ne kadar da benzemektedir. Makbul vatandaş tanımı yapan siyasal iktidarla, makbul avukat tanımı yapan Barolar Birliği aynı ideolojik zeminde olduğunun farkında mıdır?
Sizler de biliyorsunuz ki mücadele bir bütündür. Meslek örgütleri de bu mücadelenin önemli parçalarından biridir. Fakat Barolar Birliği bu kararı ile kadın hareketini karşısına almaktadır, kadın cinayetlerini politik değil adi vaka olarak görmektedir. Oysa tam da bizim gibi erkek şiddetinin sürekli yükseldiği bir ülkede, barolar ve diğer demokratik meslek örgütleri bu mücadelenin merkezinde olmalı, kendilerine bu alanda önemli bir misyon biçmelidirler.
Biz kadınlar kendi meslek örgütlerimiz üzerinden de demokrasi mücadelesine katılıyoruz. Yaşam içindeki örgütlülüğümüzün bir parçası olarak meslek örgütlerinin bizi alanlarda, yaşamda, meslekte ve elbette ki kadın kurtuluş hareketi içinde de güçlendirmesini bekliyoruz. Biz bunu beklerken Birliğiniz ne yapıyor, mücadele alanımıza yönelik eylemimizi cezalandırıyor. Protesto hakkına yaklaşım konusunda Birliğiniz, siyasal iktidarla aynı noktaya düşüyor, meslek etiğini bahane göstererek mücadeleyi ve mücadele etiğini hiçe sayıyor. Protesto hakkını meslek etiğine aykırı tanımlamakla, işkence mahiyetindeki polis şiddetini güvenlik gereği orantılı saymak arasında, insan haklarına yaklaşım bağlamında ne fark vardır?
Bu süreçten ve tavrınızdan anlıyoruz ki kadın avukatlar, ne zaman erkek egemenliğine karşı bir eylem yapsa demek ki önce kendi örgütü tarafından vurulacak, hedef olacak, cezalandırılacak. Demek ki birliğiniz önce erkeklerin, erkek avukatların örgütü olacak, sonra da eğer beğenirse “sınırı aşmayan” kadın avukatların örgütü olacak. Ne kadar adil!
Yine arkadaşımıza verdiğiniz cezanın içeriğinden anlıyoruz ki; Barolar Birliği, feminist bir avukatı ve onun mücadelesini taşıyamayacak kadar mücadelenin uzağındadır. Birliğinize göre kadın mücadelesi “farklı fikirleri” savunan marjinal bir harekettir. O halde size şunu bildirmek istiyoruz, biz Ankara’da 10 yılı aşkın süredir kadın mücadelesi yürüten, 40’tan fazla örgütten kadının ve yüzlerce bağımsız kadının oluşturduğu Ankara Kadın Platformu olarak Barolar Birliği’nin bundan sonra kadın özgürlük ve kurtuluş hareketi adına söz söyleme, politika yapma hakkını tanımıyoruz. TBB kamuoyu önünde Candan Dumrul’dan ve bizlerden özür dileyene kadar, bizim için kadın düşmanı ve cinsiyetçi bir örgüttür, hiçbir eylem ve etkinlikte yan yana gelmemenin yanı sıra, bizzat karşısında mücadele edeceğiz.
Bilginize, 30.01.2014

ANKARA KADIN PLATFORMU

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Proudly powered by WordPress | Theme: Baskerville 2 by Anders Noren.

Up ↑