LGBTİ Hapishanesine Yönelik Eleştirilerimiz ve Sorunun Çözümüne Dair Önerilerimiz

2013 yılında ortaya atılan ve o tarihten itibaren zaman zaman yeniden gündeme getirilen LGBTİ hapishaneleri konusu Kasım ayı içinde basına yansıyan haberlerle bir kez daha tartışılmaya başlandı. Egede Son Söz adlı internet haber sitesinin 5 Kasım 2014 tarihli haberine göre, haberde “Pembe Cezaevi” olarak nitelendirilen LGBTİ hapishanesi İzmir’in Aliağa ilçesindeki hapishaneler kampüsünün içerisinde yer alacak. Haber sitesi bu bilgiyi Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkiliden aldığını belirtiyor.

LGBTİ hapishanesinin, “pembe cezaevi” nitelendirmesiyle bir kez daha gündeme gelmesi üzerine,  Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nde (CİSST) proje koordinatörü olarak çalışan sosyolog Mustafa Eren’in 15 Nisan 2014 tarihinde Hapiste LGBTİ blogumuz için kaleme aldığı yazıyı okuyucularımızla tekrar paylaşmayı gerekli görüyoruz.

Bu yazı kaleme alındığında 79 olarak bilinen LGBTİ mahpus sayısı Adalet Bakanlığının, CİSST’ın bilgi edinme başvurusuna verdiği 15 Mayıs 2014 tarihli cevaba göre 95’e çıkmış durumda.

LGBTİ Hapishanesine Yönelik Eleştirilerimiz ve Sorunun Çözümüne Dair Önerilerimiz

CHP Milletvekili Veli Ağbaba’nın konuya ilişkin soru önergesi üzerine Adalet Bakanlığı, “cinsel yönelimi farklı” mahpuslar için ayrı bir hapishane kurulacağını açıkladı. Bu, Adalet Bakanlığı’nın bu konudaki ilk açıklaması değil. Adalet Bakanlığı daha önce de  “LGBT durumunda bulunan hükümlü ve tutuklular için özel tip ceza infaz kurumu” yapılacağını açıklamıştı.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği olarak Kasım 2012-Kasım 2013 tarihleri arasında Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar adı altında bir çalışma yürüttük. Bu çalışma kapsamında Bakanlığa LGBTİ mahpuslara ilişkin bilgi edinme başvuruları yaptık. Bakanlık 24 Temmuz 2013 tarihli cevabında LGBTİ mahpuslar için özel bir cezaevi yapacağını ilan etti. O günlerde yaptığımız açıklamalarımızda bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmış ve yapılması planlanan bu hapishanelere eleştirilerimizi de belirtmiştik.[i]

Bakanlığın LGBTİ’lere yönelik hapishane yapma planını öğrenmemizin ardından yeni bir başvuru ile bu hapishanenin ne zaman, nerede yapılacağını da sormuş ve bu soruya 16 Eylül 2013 tarihli cevabi yazıda “yapılacak ceza infaz kurumunun ne zaman ve nereye yapılacağı konusu belli olmamakla birlikte proje çalışmaları devam etmektedir” yanıtını almıştık.

Konunun yeniden gündeme gelmesi üzerine bu konudaki düşüncelerimizi kamuoyuyla tekrar paylaşmayı gerekli görüyoruz.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği olarak LGBTİ mahpuslar için yapılması planlanan özel hapishaneleri olumlu bulmuyor ve eleştiriyoruz. Bu konudaki eleştirilerimizin farklı nedenleri söz konusudur:

1- LGBTİ mahpuslar için, onların yaşantısını doğrudan etkileyecek adımlar atılırken onların, konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve bu alanda çalışma yapan akademisyenlerin görüşlerinin alınıp alınmadığını bilmek istiyoruz. Bu hapishane planlanırken hapishane idarelerinin görüşlerinin dikkate alındığını ancak LGBTİ mahpuslara, STÖ’lere ve akademisyenlere “siz ne istersiniz” diye sorulmadığını düşünüyoruz.

İnsanların yaşamlarını doğrudan etkileyecek kararlar alınır, adımlar atılırken onlara danışılmamasını, onları karar mekanizmalarına dahil edecek yapılar yaratılmamasını anti demokratik bir tutum olarak görüyor ve bu tutumun hapishane idareleri bir yana bir bütün olarak Türkiye demokrasisinin düzeyini gösteren bir emare olduğunu düşünüyoruz.

LGBTİ mahpuslar için özel hapishane yapılmadan önce LGBTİ mahpusların ve ilgili STÖ’lerle akademisyenlerin görüşleri alınmalı, bu karar bu görüşler doğrultusunda revize edilmelidir.

2- Yargılamanın sağlıklı yürümesi ve aileleriyle, sosyal çevreleriyle bağlarının sürebilmesi için mahpusların tutuklandıkları yerde hapsedilmeleri önemlidir. Bakanlığın 2013 yılı Temmuz ayı verilerine göre Türkiye’nin 18 ayrı hapishanesinde tutulmakta olan 79 LGBTİ mahpusu,[ii] bulundukları hapishanelerden alıp tek bir hapishaneye toplamak hem yargılamayı olumsuz etkileyecek hem de onları sosyal çevrelerinden koparacaktır. Bu uygulama “sürgün” anlamına gelecektir ve hapsetmeye ek olarak mahpusu ikinci kez cezalandırmak anlamını taşımaktadır.

Mahpuslar, yargılamanın sağlıklı sürebilmesi, mahkemeye gidiş gelişlerinin bir eziyete dönüşmemesi (Başka illerdeki mahkemelerine oldukça kötü koşullar içeren ringlerle ve saatler süren yolculuklarla gitmek zorunda bırakılmak…), avukatlarıyla düzenli görüşebilmeleri ve aileleri, çocukları, arkadaşları ile aynı şehirde olabilmeleri için Türkiye’nin tek bir iline yapılacak hapishaneye sürgün edilmemelidirler.

3- Türkiye’de LGBTİ insanlara yönelik ayrımcılık önemli bir problemdir. LGBTİ’lere yönelik saldırılar ve nefret cinayetleri bu ayrımcılığın en bariz göstergesidir. Bu ayrımcılık hapishanelerde de varlığını sürdürmekte ve hatta daha boyutlu yaşanabilmektedir. Bu nedenle hapishanelerde LGBTİ mahpuslara dair bir güvenlik sorunu olduğu doğrudur. Bu güvenlik gerekçe gösterilerek LGBTİ mahpuslar diğer mahpuslarla bir araya getirilmemekte, çoğu hapishanede ortak kullanım alanlarını kullanamamakta sosyal yaşama dahil olamamaktadır. O hapishanede tek tutulan LGBTİ mahpuslar için bu durum katı bir tecrit anlamına gelmektedir. Adalet Bakanlığı, LGBTİ mahpuslara özel hapishane inşa etme kararını bu güvenlik sorununu aşmak ve fiili izolasyon durumuna son vermek ile gerekçelendirebilir. Ancak:

– Bir LGBTİ hapishanesi açıp onları diğer mahpuslardan soyutlamak var olan ayrımcılığı kurumsallaştırmak, devlet eliyle ve mimari aracılığıyla da ayrımcılık yapmaktır.

– Bir LGBTİ hapishanesi açmak, orada tutulacak bütün mahpusları damgalamaktır. Kendi cinsel yönelimini ailesine, çevresine açıklamayan insanlar tutuklandıklarında gönderilecekleri yer bu hapishane olduğunda bu cinsel yönelimlerini ifşa anlamına gelecektir.

– LGBTİ hapishanesi yoluyla gerçekleştirilecek olan damgalama burada tutulacak mahpusların yanı sıra bu hapishaneye gidecek olan ziyaretçileri de kapsayacaktır. Bu hapishanedeki yakınlarını, arkadaşlarını ziyarete gidecek olan insanlar da görünür hale getirilecektir. Son yapılan hapishanelerin neredeyse tamamının şehir dışında, toplu taşıma araçlarının dahi ulaşamadığı yerlerde olduğu düşünülürse bu damgalama ve sorun daha anlaşılır olacaktır.

– Güvenlik gerekçesi söz konusu ise LGBTİ mahpusların halihazırda hapishanelerde ayrı koğuşlarda tutuldukları, diğer mahpuslarla bir araya getirilmediği de hatırlanmalıdır. Bu nedenle LGBTİ mahpuslara yönelik taciz, tecavüz, kötü muamele vakalarının bilinenlerinin neredeyse tamamı mahpuslardan değil hapishane personelinden kaynaklıdır.[iii] Ayrı bir LGBTİ hapishanesi inşa etmek bu güvenlik kaygısını ortadan kaldırmayacaktır.

– Akla gelen bir diğer çekinceli durum ise hapishanelerde tecavüze uğrayan mahpusların ve tecavüzcülerinin de buraya gönderilip gönderilmeyeceğidir. Buraya gönderilmenin kriterleri ne olacaktır. Bu bilinmemektedir.

Tüm bu eleştiri ve çekincelerimiz nedeniyle ayrı bir LGBTİ hapishanesinin yapılmasını olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. CİSST olarak yapılması gerekenin ayrı bir hapishane inşa etmek yoluyla ayrımcılığı kurumsallaştırmak, mahpusları ve yakınlarını damgalamak, mahpusları sosyal yaşam alanlarının dışına taşımak, onları sürgün etmek, ek bir cezalandırmaya tabi tutmak değil onların tutulduğu hapishanelerde ayrımcılık ve güvenlik sorunlarını çözmeye çalışmak, bunun için de sivil toplum örgütlerinin sürece dahil olmasını sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Sivil toplum örgütleri hem LGBTİ mahpuslara yönelik çalışmalar yapıp onların izole edilmiş hallerinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir hem de diğer mahpuslara ve hapishane personeline yönelik çalışmalarıyla ayrımcılığı geriletmeye katkı sunabilir. Hapishane yönetimlerinin de bu konuda irade göstermesi ve tavır alması sayesinde LGBTİ mahpuslar güvenlik kaygısı olmaksızın ortak kullanım alanlarını kullanabilecek, diğer mahpuslar gibi sosyal faaliyetlerden yararlanabilecek ve fiili izolasyon durumu sona erebilecektir. Bunun olması için ayrı bir hapishane inşa etmeye gerek yoktur. Sorunun çözümü konusunda irade göstermek ve STÖ’leri ve ilgili akademisyenleri sürece dahil etmek önemli bir adım olacaktır.

15 Nisan 2014

Mustafa Eren

Sosyolog – CİSST Proje Koordinatörü 

[i] Bu çalışmamızın tamamına CİSST’ın internet sitesinden ulaşabilmek mümkündür:http://www.cezaevindestk.org/belgeler/ozel_ihtiyaclara_sahip_mahpuslar_uzerine_el_kitabi2013.pdf

[ii] Adalet Bakanlığı, bilgi edinme başvurumuza verdiği cevapta 79 LGBT mahpus olduğunu ifade etse de bu 79 sayısının sadece görünür durumdaki trans mahpusları kapsadığı tahmin edilebilir bir durumdur.

[iii] LGBTİ mahpusların kendilerine yönelik kötü muamele, taciz ve tecavüz iddialarını içeren anlatımları için Hapiste LGBTİ blogumuza bakılabilir:https://hapistelgbti.cisst.org.tr/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Proudly powered by WordPress | Theme: Baskerville 2 by Anders Noren.

Up ↑